Deniz Berktay ile Kuzeyden notlar: Ukrayna’ya barış mı geliyor?

Putin’in sözcüsü Dmitri Peskov, Rusya’nın müzakerelere, ancak ve ancak “Ukrayna Özel Harekâtı”nın amaçları çerçevesinde razı olacağını söyledi. Bilindiği gibi, Rusya’da bu savaş hâlâ “Ukrayna Özel Harekâtı” olarak adlandırılıyor ve Putin, on gün kadar önce yaptığı konuşmada, barışın ancak Rusya’nın bu harekâtın başında ortaya koyduğu hedeflerin gerçekleşmesi halinde mümkün olacağını söyledi ve bu hedefleri, denazifikasyon (Nazizm’den arınma), demilitarizasyon (silahlanmadan arındırma) ve Ukrayna’nın daimi tarafsız ülke statüsüne kavuşması (İsviçre gibi) olduğunu ifade etti.

Rusya’nın “Nazizmden arınma”dan kastettiği, Ukrayna’da 2014’ten bu yana egemen durumda olan Rusya karşıtı resmi ideolojiye son verilmesi ve tarihte SSCB’ye karşı çarpışmış kişilere kahraman muamelesi yapmaktan vazgeçilmesi. Rusya, Ukrayna’daki bütün Rus karşıtlığını, “Nazi sempatizanlığı” olarak adlandırıyor. Ukrayna’da, 2014’ten bu yana, devletin resmi söylemleri, Rus karşıtlığı üzerine oturtuldu. Ancak bunun doğru veya yanlış olmasından bağımsız olarak Rusya’nın bunu bir dış müdahale ile değiştirmeye çalışması, bir başka ülkenin iç işine müdahale anlamına geliyor. Üstelik de 2022 başlarında Rusya’nın Ukrayna’ya taarruza geçmesinin, Ukrayna’da yarattığı tepki çok ağır oldu. Bu saatten sonra Rusya’nın Ukrayna’daki resmi ideolojiyi kendi istediği tarzda şekillendirmesi çok zor.

‘ÇEKİLME’ OLARAK GÖRÜLECEK

Öte yandan, savaşın geleceğini kestirebilmek için Rusya’nın bu savaştaki hassasiyetlerini hatırlamak gerek. Rusya’nın bu savaştaki şimdilik tek önemli başarısı, Azak Denizi sahillerini tamamen ele geçirip Ukrayna’yı buradan dışlamak ve Kırım’la kara bağlantısı sağlamak oldu. Rusya, muhtemel bir barışta bunları korumak isteyecek ve Kiev buraları Rus toprağı olarak tanımasa bile Ukrayna’nın buralara saldırmayacağından emin olmak isteyecektir. Üstelik Rusya bu toprakları geçen yıl Rus toprağı ilan ettiği (ilhak ettiği) için buraları terk etmesi, Rusya açısından, “vatan toprağından çekilme” olarak görülecektir. En az bunun kadar önemli bir mesele ise Ukrayna’nın NATO’ya girmeyeceğinin veya Ukrayna’da ABD üslerinin kurulmayacağının güvenceye alınması. Ukrayna, Moskova’nın yanı başında bulunuyor ve Ukrayna’nın NATO’ya girmesi veya burada ABD üslerinin kurulması, Rusya’nın ulusal çıkarlarına taban tabana zıt bir durum. O nedenle Rusya’nın altını üstüne getirecek gelişmeler olmadıkça, Rusya, bu konuyu güvenceye almadan savaştan çekilmez.

PUSLU BİR YILBAŞI BEKLİYOR

Sahaya baktığımız zamansa, Ukrayna’nın karşı taarruzda pek mesafe kat edemediğini, fakat Ukrayna İHA’larının Rus gemilerini Kırım’dan uzaklaşmaya zorladıklarını görüyoruz. Ancak ABD’den yeni yardım paketinin yılbaşından sonra onaylanıp onaylanmayacağı henüz belirsiz. Ukrayna’nın Washington büyükelçisi, “Dua edelim ki onaylansın” diyor. Savaşın geleceği, yılbaşından sonra ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin benimseyeceği politikalara bağlı. Doğu Avrupa’yı puslu bir yılbaşı bekliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir